Böbrek yetmezliği nedir ?
Böbrek, şekli fasulyeye benzeyen ve vücutta iki adet bulunan organdır. Omurganın her iki yanında bulunan bu organlar, göğüs kafesinin hemen altında kalmaktadır. Böbreklerin boyutu bir yumruk büyüklüğündedir.
Böbrekler, vücuttaki atıkların ve fazla sıvının vücuttan dışarı atılmasını sağlamakla görevli organlardır. Diğer yandan; eritropoietin, renin ve kalsitriol gibi bazı hormonların üretimi ve kan basıncını düzenlenmesi gibi başka fonksiyonları da bulunmaktadır. Böbrekler, bir gün boyunca, toplamda 200 litrelik kanı temizlemektedir.
Her iki böbrekte de yaklaşık olarak 1 milyon nefron bulunmaktadır. Bu küçük nefronlar temizliği yapan böbrek parçalarıdır. Bir nefron, idrarı toplamak için küçük bir kan damarı olan bir glomerulus ve bir tüpü içermektedir.
Böbrek yetmezliği, böbrek hastalıkların son dönemi olarak da tanımlanabilmektedir. Bu durumda, böbrekler fonksiyonlarını yerine getirememektedir. Böbrek yetmezliği geliştiğinde, böbrekler kanı filtreleyememekte ve vücudun sıvı seviyesini dengeleyememektedir.
Böbreklerin işlevlerini telafi etmek için hasta diyaliz makinesine bağlanmaktadır. Bu süre boyunca da, böbrek nakli seçenekleri değerlendirilmektedir.
Her böbrek hastalığı, böbrek yetmezliği ile sonuçlanmamaktadır. Bununla birlikte, dikkate değer belirtiler ortaya çıkmadan, böbrekler fonksiyonlarını yüzde 90’a kadar kaybedebilmektedir. Çoğu vakada, diğer hastalıklara benzer belirtilere yol açabildiği için hemen teşhis edilememektedir.
Böbrek yetmezliği başlangıcında, herhangi bir belirtinin ortaya çıkmaması oldukça sık yaşanmaktadır. Belirtiler yaşanmaya başladığında ise bunlar oldukça hafiftir.
Böbrek yetmezliği nasıl anlaşılır? Böbrek yetmezliği şu belirtilere yol açabilmektedir:
Böbrek fonksiyonlarında meydana gelen azalmalar, kanda toksinlerin birikmesine yol açmaktadır. Kanın toksinlerle dolu olması, kişinin kendisini yorgun ve zayıf hissetmesine neden olmaktadır. Aynı zamanda, konsantre olma problemleri de oluşabilmektedir. Bununla birlikte, bir komplikasyon olarak anemi gelişebilmektedir.
Böbrekler, görevi olan filtreleme ve süzme işlevini yerine getiremediğinde, toksinler idrarla birlikte vücuttan atılmak yerine kanda kalmaktadır. Bu durum kişinin uyku problemleri yaşamasına yol açabilmektedir.
Obezite ve kronik böbrek hastalığı arasında da bir bağlantı bulunmaktadır. Kronik böbrek hastalığı olanlarda uyku apnesi daha yaygın olarak görülmektedir.
Böbrekler sağlıklı bir şekilde çalıştığında ve görevlerini yerine getirdiğinde, vücuttaki atıklar ve sıvılar vücuttan atılmakta, kırmızı kan hücreleri oluşturulmakta, kemikler güçlenmekte ve kandaki sağlıklı mineral seviyesi kontrol altında tutulmaktadır.
Aksi bir durumda ise, toksinler ve atıklar vücutta biriktiği için cilt kurumakta ve kaşıntılı bir hale gelmektedir. Kanda tutunamayan mineraller nedeniyle de, böbrek yetmezliğine kemik hastalıkları eşlik edebilmektedir.
Özellikle geceleri olmak üzere, sık sık idrara çıkma isteği hissediliyorsa, bu durum böbrek hastalığının bir belirtisi olabilmektedir. Böbrekler filtreleri hasar gördüğü zaman, düzgün çalışamamakta ve bu da, idrara çıkma istediğini artırmaktadır. İdrar üretimindeki artış erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu veya genişlemiş prostatın bir göstergesi de olabilmektedir.
Böbrekler sağlıklı bir şekilde işlevlerini yerine getirdiğinde, kandaki atıklar idrar oluşturmak için kandan filtrelenmektedir. Böbrekler hasar gördüğünde ise, kan hücreleri idrara sızmaya başlamaktadır. Sonuç olarak da, idrarda kan görülmektedir. İdrarda kan görme tümörler, böbrek taşları veya bir enfeksiyonun da göstergesi olabilmektedir.
İdrarda kabarcıkların görülmesi yani diğer bir deyişle idrarın köpürmesi de bir diğer böbrek yetmezliği belirtisi olabilmektedir. Bu durum, idrarda çok fazla protein olmasından kaynaklanmaktadır.
İdrarda proteinin görülmesi erken dönem bir böbrek yetmezliği belirtisi olabilmektedir. Göz kapaklarında meydana gelen şişkinliklerle protein kaçağı arasında bir bağlantı bulunmaktadır. Böbrekler proteini vücutta tutmak yerine idrarla atmaktadır, bu da dolaylı yoldan göz kapaklarının şişmesine yol açmaktadır.
Böbreklerin fonksiyonlarını yitirmesi, ayaklarda ve ayak bileklerinde şişmeye neden olmaktadır. Alt ekstremitelerde şişme, kalp hastalığı, karaciğer hastalığı ve kronik bacak damar problemlerinin de bir belirtisi olabilmektedir.
İştah kaybının yaşanması oldukça genel bir belirtidir. Böbreklerin eskisi gibi çalışmaması sonucu vücutta toksinler birikmeye başlamaktadır. Bu da, iştah kaybına yol açmaktadır.
Böbrek fonksiyonlarının bozulması elektrolit dengesizliklerinin meydana gelmesine yol açmaktadır. Kalsiyum değerlerinin düşmesi ve gerektiği şekilde kontrol edilemeyen fosfor kas kramplarına neden olabilmektedir.
Toksinlerin vücuttan atılamaması genel olarak mide bulantısına neden olmaktadır. Şiddetli böbrek yetmezliği vakalarında, yiyecekleri tüketmek ve besinleri almak oldukça zor bir hale gelebilmektedir.
Böbrek yetmezliğinin gelişmesinden haftalar ya da aylar sonra ağızda metalik bir tat hissedilmesi de belirtiler arasında yer almaktadır. Bu durum, üremiden kaynaklanmaktadır. İdrar maddelerinin kanın içinde kalması sonucu oluşan üremi, metalit bir tada yol açabilmektedir.
Nefes darlığı, fonksiyonlarını yerine getirmeyen böbrekler nedeniyle vücutta, özellikle de akciğerlerde oluşan sıvı birikimi nedeniyle oluşabilmektedir. Akciğerlerin üzerinde basınç ve gerilim yapan sıvı birikimi, kişinin nefes darlığı çekmesine yol açmaktadır.
Böbrek yetmezliği karışıklık ve unutkanlık gibi bilişsel sorunlara yol açabilmektedir. Bu durum ayrıca, anksiyete ve konsantrasyon sorunları gibi belirtilere de neden olabilmektedir.
Vücutta toksinlerin birikmesi, beyinde sorunların meydana gelmesine neden olabilmektedir. Toksin birikimi aşırı bir hale geldiğinde, hasta nöbetler ve koma gibi daha ciddi belirtiler yaşayabilmektedir. Bu belirtiler daha seyrektir ancak, ortaya çıkması halinde hemen tıbbi yardım istenmelidir.
Kronik Böbrek Yetmezliği Belirtileri
Böbrek yetmezliğinin uzun bir süre boyunca devam etmesi ve yavaş yavaş hasara yol açması kronik böbrek yetmezliğine neden olmaktadır. Kronik böbrek yetmezliği pek çok belirtiye yol açabilmektedir. En sık yaşanan belirtiler arasında şunlar bulunmaktadır:
Böbrek yetmezliği neden olur? Akut böbrek yetmezliğinin birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler, böbreklere olan kan akışındaki problemler, böbreklerin kendisinde olan problemler ve böbreklerden idrar akışında olan problemler olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır.
Akut böbrek yetmezliğinin en yaygın nedeni böbreklerdeki kan akışında meydana gelen problemlerdir. Böbrekler filtrelemek için gerekli olan kanı almadığı takdirde, çalışmayı bırakabilmektedir.
Kusma ve ishal nedeniyle oluşan dehidrasyon (sıvı kaybı) akut böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir.
Kalp yetmezliği de akut böbrek yetmezliğine yol açabilmektedir. Kalp yetmezliği söz konusu olduğunda, kalp vücuda yeteri kadar kan pompalayamamaktadır. Bu da, böbrek fonksiyonlarını yavaşlatmaktadır.
Hemolitik üremik sendrom, özellikle çocuklarda en yaygın böbrek yetmezliği nedenidir. Bu durum, böbreklere hasar vermektedir ve fonksiyonlarını durdurmaktadır. Böbreklere hasar verebilen diğer nedenler arasında bazı ilaçların uzun süreli olarak kullanılması bulunmaktadır.
İdrar akışında meydana gelen problemler genellikle hastalıklardan ziyade, yapısal sorunlardan kaynaklanmaktadır. Yapısal sorunlara örnek olarak, mesanenin boşalmasını durduran posterior üretral kapakçıkların doğumdan itibaren olmaması sayılabilmektedir. Nadiren de olsa, böbrek taşları da böbrek yetmezliğine neden olabilmektedir.
Yapılan çalışmalara göre, kronik böbrek yetmezliği en yaygın olarak diyabet yani şeker hastalığı ve hipertansiyon yani tansiyon yüksekliği nedeniyle gelişmektedir. Aile bireylerinde böbrek yetmezliği geçmişi varsa da, böbrek yetmezliği geliştirme riski artabilmektedir.
Böbrek yetmezliği nedenleri şunlardır:
Diyabetik Nefropati
Diyabet yani şeker hastalığı, vücudun ihtiyacı olduğu kadar glikozu (şekeri) kullanamamasıdır. Glikoz ayrılmak yerine kanda kaldığı zaman, tıpkı bir zehir gibi davranmaya başlamaktadır. Kanda bulunan ve kullanılmayan glikoz, böbreklerin zarar vermesine yol açabilmektedir. Diyabetik nefropati olarak adlandırılan bu durum, kan şekeri değerleri kontrol altında tutulduğu zaman önlenebilmektedir.
Yüksek Tansiyon
Hipertansiyon yani yüksek tansiyon, böbreklerde bulunan küçük kan damarlarına zarar verebilmektedir. Bu damarların hasar görmesi, atıkların sağlıklı bir şekilde filtrelenmesini engellemektedir.
Glomerüler Hastalıklar
Otoimmün hastalıklar, enfeksiyona bağlı hastalıklar ve sklerotik hastalıklar bu gruba dahil edilebilmektedir. Glomerüler hastalıklar böbreklerin içinde bulunan glomerulus isimli kan damarlarına saldıran hastalıklardır. Sıklıkla görülen glomerüler hastalıklar arasında membranöz nefropati, IgA nefropati ve fokal segmental glomerüloskleroz bulunmaktadır.
İdrarda protein ve kan olması ya da her ikisinin birden olması, bu hastalıkların bir belirtisi olarak ortaya çıkabilmektedir. Glomerüler hastalıklar böbrek fonksiyonlarını yavaş yavaş yok etmektedir.
Kalıtsal ve Konjenital Böbrek Hastalıkları
Bazı vakalarda böbrek yetmezliği kalıtsal hastalıklar nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Örnek vermek gerekirse, polikistik böbrek hastalığı böbreklerde kistlerin oluştuğu genetik bir bozukluktur. Bu kistler yavaş yavaş böbrek fonksiyonlarının azalmasına neden olabilmektedir. Sonuç olarak da, böbrek yetmezliği gelişebilmektedir.
Bazı durumlarda, böbrek hastalığı kişi doğduğu andan itibaren olabilmektedir. Örneğin, otozomal resesif ve nefronların normal oluşumunu engelleyen diğer gelişim sorunları böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilmektedir. Böbrek yetmezliği geliştiren çocuk, yavaş bir şekilde büyümektedir. Sık sık kusma ile birlikte, sırt ve sırtın yanlarında gelişen ağrılar yaşanabilmektedir.
Diğer Nedenler
Zehirlenmeler ya da vücudun geçirdiği travmalar böbreklere zarar verebilmektedir. Örneğin, böbreklere doğru gelen bir darbe, böbrek hastalığına yol açabilmektedir.
Bazı ilaçların (reçetesiz ilaçlar) çok uzun bir süre boyunca kullanılması böbreklerde zehirlenmeye neden olabilmektedir. Aspirin, asetaminofen ve ibuprofen gibi diğer ilaçların böbrek sağlığı için risk oluşturduğu düşünülmektedir. Düzenli olarak ağrı kesicilerin alınması söz konusu ise, bu durumun böbrek sağlığını riske atıp atmadığı doktora danışılmalıdır.